Monroe Doktrini Nedir, Ne Demek? Monroe Doktrini Tarihi

Monroe Doktrini Nedir, Ne Demek? Monroe Doktrini Tarihi

Monroe Doktrini Nedir, Ne Demek? Monroe Doktrini Tarihi

Monroe Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politika ilkesi olarak bilinir. Bu doktrin, ABD’nin 19. yüzyılın başlarında Latin Amerika’daki bağımsızlık hareketleri ve Avrupa’nın müdahalelerine karşı aldığı tutumu ifade eder.

Monroe Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı James Monroe tarafından 2 Aralık 1823 tarihinde Kongre’ye sunulan bir mesajda dile getirilmiştir. Bu doktrin temel olarak iki önemli prensibi içerir:

  1. Avrupa devletleri Amerika kıtasında yeni koloniler kurmamalıdır.
  2. Amerika kıtasındaki mevcut bağımsız devletlere Avrupa devletleri tarafından müdahale edilmemelidir.

Bu ilkelere göre, Avrupa devletleri Amerika kıtasında herhangi bir yeni koloni veya toprak alımı yapmamalı ve Amerika kıtasındaki bağımsız devletlere karışmamalıydı. Aynı şekilde, Amerika kıtasındaki mevcut bağımsız devletlerin iç işlerine karışmaları da istenmiyordu.

Monroe Doktrini’nin temel amacı, Amerika Birleşik Devletleri’nin kendi bölgesinde etkinliğini artırmak ve yabancı müdahalelere karşı koymaktı. Bu doktrin aynı zamanda Amerika’nın ulusal güvenliğini ve bağımsızlığını koruma amacını taşıyordu.

Monroe Doktrini, zamanla Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politika yaklaşımının önemli bir unsuru haline geldi. Özellikle Soğuk Savaş döneminde, bu doktrin Amerika’nın Latin Amerika’daki etkisini artırmak ve Sovyetler Birliği’nin bölgedeki etkisini sınırlamak amacıyla kullanıldı. Bugün de Amerika Birleşik Devletleri’nin Latin Amerika’yla ilişkilerinde etkili olan bir prensip olarak kabul edilmektedir.

Monroe Doktrini ne zaman terk edildi?

Monroe Doktrini kesin bir tarihte terk edilmedi; ancak zaman içinde yorumlanması ve uygulanması değişebilir. Doktrinin temel prensipleri ve anlayışı, 20. yüzyıl boyunca farklı dönemlerde farklı şekillerde yorumlandı ve uygulandı.

Özellikle Soğuk Savaş dönemi boyunca, Amerika Birleşik Devletleri Monroe Doktrini’ni Latin Amerika’daki komünizm tehdidine karşı bir kalkan olarak kullanmıştır. Bu dönemde ABD, Latin Amerika ülkeleriyle yakın ilişkiler kurarak onları Sovyet etkisinden uzak tutma çabası içindeydi. Fakat bu süreçte bazen Monroe Doktrini’nin prensipleri esnek bir şekilde yorumlanmış ve ABD’nin müdahalesine yol açabilecek durumlar ortaya çıkmıştır.

Sonraki yıllarda, 20. yüzyılın sonlarına doğru ve 21. yüzyılda, ABD’nin Latin Amerika’yla ilişkileri daha çok ekonomik, ticari ve diplomatik işbirliği çerçevesinde şekillenmeye başladı. Bununla birlikte, ABD’nin Latin Amerika’yla ilişkilerinde Monroe Doktrini’nin etkisi azalsa da, Amerika Birleşik Devletleri’nin kendi çıkarlarını koruma amacıyla bölgedeki gelişmelere hala dikkat ettiği söylenebilir.

Genel olarak, Monroe Doktrini’nin tamamen terk edilmediği, ancak zaman içinde değişen uluslararası koşullar ve politika gereksinimleri nedeniyle farklı yorumlandığı ve uygulandığı söylenebilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu